bahar gelmiş arkadaşım. sen tıkmışsın insanları yok işti, memurluktu, yok öğrencilikti parasızlıktı diye içerilere. pencereden gökyüzünde uçuşan kavak tozlarını izliyoruz.
3 kişilik bir odada çalışan bir memur, bıkmışsa kulaklıkla müzik dinlemekten ve bu yüzden yan masadam hoparlör çalıp bilgisayarına taktıysa, açtıysa kapıyı pencereyi, kova devlet binasının koridorlarında yahuni menuhinin bach icraları çalıyorsa, bunun sorumlusu kimdir? nevra değil midir gecenin bir yarısı gülben ergen dinleten bu memura? yan masasında çalışan iş akradaşı değil midir bütün gün ferhat göçer dinleyen? bu bir esaret değil midir memurun hassas sanatçı ruhu için? peki bu eziyetten kurtulan ve bangır bangır müziği sokağa salan memur kendini esaretin bedelindeki andy dufreyn gibi hissetmez mi? hisseder. mutlu mudur? mutludur delicesine.
peki sorarım size, okula gitmediği halde parasızlıktan kıçını kırıp evinde oturan masum tercümanlık öğrencisi açmış tarkan dinliyorsa ve "gözlerinden okunuyor beni seviyorsun" diyerek gerdan kırıp göbek atıyorsa (görmedim söyleyenlerin yalancısıyım, o kalas nasıl göbek atacak meraklardayım :s) kimdir bunun sorumlusu arkadaşım?
evrim bize bunu yapıyorsun ya ben sana hadi lan hiç bişi demiyorum.
son dakika gelişmesi: çalan şarkı - rolling stones - you cant get always what you want. oynayan - şoför sıtkı. kapıdan girdi müziği duydu oynadı. ikinci bir istiklal caddesi vakası yaşandı. çok mutluyum lan.