Mayıs 30, 2009

vardar ovası

bu şarkı al topuklu beyza'ya gelsin. ahahahaha. 

sarı kurdalem sarı

ben esmeri badem ile, ben esmeri fıstık ile, ben esmeri fındık ile beslerim.

eheuh ne güzel lan.

*

*beyza'yı doping testine sokmayı talep ediyorum. kabul edenler? etmeyenler?

kabul edilmiştir.

*beyza hanım'a olay hakkındaki görüşlerini sorduk:

-are you gonna go my way?!   (bi' anlam aramayın. şu an bu şarkıyla dans ettiği için bu cevabı verdi.) 

kayışdağı postası #1

öncelikle açıklama: bu köşem, bu yazı dizim dudullu postası'na ve tabii ki asım bey'e ithaf edilmiş olup, kayışdağı'nda yaşamaya devam ettiğim sürece sizlerle birlikte olacaktır.

flaş-freş haber:

- büşra finito. bitti artık. beyin öldü, beyincik öldü. uludağ limonata'dan zehirlendiği dedikodular arasında. en son, beşiktaş'ın da maçının olduğunu bir türlü idrak edemezken görüldü. şu an sürekli makarna yediği belirtiler arasında. doktorlar bu rahatsızlığı "öğrenci evi sendromu" olarak açıkladı. gelişmelerle sizlerle olacağım.

köşem var yazı-yorum (başlık direk arak):

efenim son günlerde sıcakların artmasıyla birlikte hepimizde bir mıyışma, mayışma, muşmula halleri baş gösterdi.
aha bu kadar, ilk yazı böyle boktan olur zaten. 2. sayıda görüşmek üzere!

sual#1

bu ara dizilere saracağım da, elime geçen ve geçmekte olan ve geçecek olanların haricinde, aklıma düştü bambaşka bir şey. bizim bi E.R.'ımız var idi. ne güzel idi. en güzeli idi hatta. nasıl buluruz ki? torrent var german deutsch falan yazıyor. onlarla idare edilmez mi? nasıl hallolur?

*2

Facebook göçmüşse bu memlekette evrim işlemiyor demektir.

*1

Diyorum ki; insanın omuzlarından inen bir yük nasıl tarif edilebilir acaba?

Bu zamana dek o yüklerinden omuzlarımdan inişi beraberinde hep büyük bir boşluk getirmiştir. İnen yükün ne olduğunun hiçbir önemi yok. Atık da boşaltsanız, depoya biraz saf içme suyu da boşaltsanız aynıdır hikaye. Ama diyorum ki; ipin ucunu bir yerden yakaladıysanız, o ipi salmak ama ucunu bırakmamak gerek.

Şahsen ben kendimi şu dakikada idrar kesem patlayacak gibi şişmişken klozete yapışıp ardından "oh" der vaziyette görüyorum ve o yorgunluğun ardından idrar kesemin hala boşaltma ihtiyacı duyduğunu sanıyorum.

Güzel.
Demek ki normal bir insanım.

Lav ya!

Mayıs 29, 2009

yaşam, evren ve herşey I

evlenmek ve evde kalmak üzerine...

Evren: konserve baliklarin uretim tarihine bak. 3 yildir satilmamis bi kutu tonun ne kadar uzucu bi sey oldugunu dusunebiliyor musun? konserve icin yani. fransada vardi. somon konserveleri fiyat etiketine bakinca
yillar once uretildigini goruyodun.

ben: onlar zaten ölü. ne düşünecekler. konservelerin canlandığı tek yer bekar erkeğin buzdolabıdır.

Mayıs 26, 2009

sıçtık resmen

bahar gelmiş arkadaşım. sen tıkmışsın insanları yok işti, memurluktu, yok öğrencilikti parasızlıktı diye içerilere. pencereden gökyüzünde uçuşan kavak tozlarını izliyoruz.
3 kişilik bir odada çalışan bir memur, bıkmışsa kulaklıkla müzik dinlemekten ve bu yüzden yan masadam hoparlör çalıp bilgisayarına taktıysa, açtıysa kapıyı pencereyi, kova devlet binasının koridorlarında yahuni menuhinin bach icraları çalıyorsa, bunun sorumlusu kimdir? nevra değil midir gecenin bir yarısı gülben ergen dinleten bu memura? yan masasında çalışan iş akradaşı değil midir bütün gün ferhat göçer dinleyen? bu bir esaret değil midir memurun hassas sanatçı ruhu için? peki bu eziyetten kurtulan ve bangır bangır müziği sokağa salan memur kendini esaretin bedelindeki andy dufreyn gibi hissetmez mi? hisseder. mutlu mudur? mutludur delicesine.

peki sorarım size, okula gitmediği halde parasızlıktan kıçını kırıp evinde oturan masum tercümanlık öğrencisi açmış tarkan dinliyorsa ve "gözlerinden okunuyor beni seviyorsun" diyerek gerdan kırıp göbek atıyorsa (görmedim söyleyenlerin yalancısıyım, o kalas nasıl göbek atacak meraklardayım :s) kimdir bunun sorumlusu arkadaşım?

evrim bize bunu yapıyorsun ya ben sana hadi lan hiç bişi demiyorum.


son dakika gelişmesi: çalan şarkı - rolling stones - you cant get always what you want. oynayan - şoför sıtkı. kapıdan girdi müziği duydu oynadı. ikinci bir istiklal caddesi vakası yaşandı. çok mutluyum lan.

gel beraber mesut olalım!

şimdi bunu paylaşmam gerek, bu konuda mutabık olalım.

gül döktüm yollarına dinliyorum da şimdi. bi oynuyorum ki sormayın dillere destan. neyse ki konumuz bu değil. maruzatım şudur ki; benim bu çocukken dinlediğimiz şarkılara ait kafamda fotoğraflar var. yani görüntüler diyeyim. mesela bu şarkı, gül döktüm yollarına, bana gayet sapsarı bir fotoğraf gösteriyor. hani yaz fotoğrafları sarı olur ya güneşten, onun gibi. sanki dedemin bahçedeyiz de, o meydana karşı taraftan bakan bir fotoğraf var. şimdi anlatamadım ama yani bu çok tuhaf. her şarkı için kısmen bir şeyler var. bazılarında da mesela, bayram günü bizim eski evin önünde, belsa plaza'nın o avlusunda koşturuyoruz. nebi abim var. ortalıkta başka insan yok çünkü plaza dükkanları kapalı ve bayram sabahı. ama yine güneş var. çok tuhaf.


ben tarkan'layım bu ara. hayırlara gitsin. bi de, tarkan'ın şarkıda uzun hava çektikten sonraki daha da oynak kısma bayılıyorum. koro eşliğinde lütfen bir gün icra edelim. lütfen! ama güneşli olsun.

şarkı da burada.

ekleme: ben "mesut" sözcüğünü bu şarkıyla öğrendim sanırım. çünkü şarkıyı duyunca direk mesut geliyor aklıma. sözcük yani.

lan ikinci ekleme de var: bu üstteki eklemenin ilk cümlesi şeye benzememiş mi? "ben bilmemneyi bu şarkıyla öğrendim, saadeti bu şarkıda tattım. bir şeyi daha öğrendim bu şarkıyla, her şeye sahip olmak isteyen elindekini de kaybediyor."

asdhlajdhkasjdhjask harika şarkı.

Mayıs 25, 2009

patates

ne büyük nimet.

Mayıs 24, 2009

reklamlar

pankart okunmadan nasıl reklam yapıyorsam... neyse yaptık yapacağımız kadar. 

ilk kaydımın da böyle mal olmasını istemezdim ama bunu da koymasaydım yazmam için baya beklemeniz gerekecekti. her şey sizin için.

intikam!

gençler, özellikle berranım, beyza durmadı sizin için çalışmaya devam ediyor.

bilmeyenler için önce kısaca olayı geçeyim: üst kat komşum NEVRA oğuzhan-gülben düeti olan "beni alsaleeaaar, ipe koysaleeaaar" şarkısını gece yarısı dinleyerek sevgili kuzenim berranımın bilinçaltına şarkıyı yerleştirip dünyaya müthiş bir kötülük etmişler idi.

ve bunu yapmayı sürdürdüler. gece 3'te 4'te hala duyarım gülben'i.

peki şu sevgili kuzeniniz boş durur mu? hacı inletiyorum ortalığı. biliyorsunuz ki şu an evdeki diğer kişi yani spica, disko kralı'nda oturuyor okan bayülgen'in tam arkasında. kabak gibi ortada şerefsiz. cankan dinlemeye gitmiş. hiç de söylemedi he. neyse, ben inletiyorum ortalığı. o varken yapamıyorum kızıyor da, şimdi Nevra ne dinliyor bi bilin bakalım?

whereever i may roam!
sırada fear of the dark var. damarlarına işleyeceğim hevimetali. görecekler günlerini.

oğuzhana koyim size bişe olmasın. öpücükler şekerim.

Mayıs 23, 2009

soruyorum: neden?

neden başınız biri çekiçle vurmuş gibi ağrırken, odanızdaki sadece adsl için mevcut telefon zırıl zırıl çalar. ve neden arayanın telekomun sapık spikeri olduğunu bile bile o telefonu açarsınız? neden?

cevabı olan varsa yazmazsa hortlarım.

Mayıs 22, 2009

uyarıyorum!

ben teklif ettim, ben açtım, ben yazdım orasını burasını ama, yine de söyleyeyim: bu blog benimkinden fazla izlenirse çocuğumu keserim! keserim!

blogumuzun altın kuralları üzerinde çalışıyorum, yakında hammurabi'den daha beter bir şekilde burada olacağım.

küller ve karlar

Gregory Colbert'in fotoğraflarını ilk gördüğümde pek de bana göre olmadığını düşünmüştüm. Kumlar, sarı tonlar, afrika. Ama yine de görüntüler muhteşemdi. Muhteşemdi ama yine de soru işareti vardı, bunları nasıl çekti. Yıllar sonra gelen afedersin boru gibi cevap. Gregoru Colbert fotoğraf çekmemiş, film çekmiş ve biz filmden karelere bakmışız fotoğraf diye. İzlediğim şey, bugüne kadar izlediğim en güzel kısa film parçasıydı. Buyrunuz.

Mayıs 21, 2009

aloha!

belirtmek isterim ki...

1- linkimiz cemyılmaz'a ithaf edilmiştir.
2- blog başlığımız tamamen bize aittir.
3- grup vitamin'i çok severiz.

hayrını görmeniz umuduyla... start verildi ve koşu başladı sayın seyirciler!