Aralık 22, 2009

ohh...

şimdi herkes tabiiki hayatının anlamını çözdüğüne falan inanıyordur. 20 yıllık hayatımda böyle şey görmedim falan diyordur. ama zannetmiyorum ki aramızda kimsenin (okuyan birileri varsa onlar için diyorum yoksa kuzenlerim zaten benden 5-10 yaş küçük) 30 yaşını doldurmasına 39 gün kaldığını zannetmiyorum.

ve bu durum karşısında elime sazı alıp, geleceğinizi aydınlatmaya başlıyorum. bildiğiniz her şeyi unutacağınızı unutmayın bir kere. 28 denen yaşa geldikten sonra dünyanız bir allak bullak oluyor. arada bir dönem "üstesinden gelemediklerim için dayanma gücü ver yarab" modunda gezerek, 30 oluyorum lan azıcık keyfime bakayım diyorsun. ama heyhat içinde yıllardır soğurduğu enerjiyle kocaman olmuş bir karadelik var, az sonra içinde biriktirdiklerini dışarı saçacak.

birden (gezegenlerin de etkisiyle) geçmişi daha derin sorgulamaya, 30 yaşa varmanın mahalle baskısı ile olayları daha objektif değerlendirmeye çalışmaya, hakkaten üstesinden gelemediklerini sallamamaya (sabır falan yok o noktada, umrunda olmuyor cidden) ve tıpkı bebekliğinde olduğu gibi boğulacağını düşünmeden suya dalmaya başlıyorsun. çünkü satürn 29 senede bir diğer burca geçiyor. ve satürn burç değiştirdiğinde sen de artık yıllardır içinde biriktirdiğin yükselen burcunun özelliklerini, aman da millet ne der demeden, yani içindeki enerjiyi karadeliğe çevirmeden dışarı yansıtmaya başlıyorsun.

her allahın günü, geçmiş ve bugün arasında mantıklı bağlar kurup olayları çözümlemeye, hatta bunun ötesinde gelecekle ilgili öngörülerde bulunmaya başlıyorsun. çünkü ergenlik-gençlik derken artık ortalara doğru geldiğinin farkındasın. bugün denediğin herşeyi aslında geçmişte mekan kişiler farklı olarak mutlaka denemişliğin var.

ama kimse bunun kolay bir şey olduğunu söylemedi. tabiiki benim bunları söylemem de bir şey değiştirmeyecek kimsenin hayatında. ama ben, benden öncekilerin esirgediği bir bilgiyi vericem, 28-30 arasındaki sallantılı dönem çok normal, sakin olun, geçiyor. hatta o çalkantılar başka çalkantılar gibi yaralı izler bırakmıyor. daha onarıcı, tamamlayıcı, bütünleyici özellikleri var.

şimdi ben gezegenlerin de etkisiyle (sanırım venüs terazide ve bu yüzden cümlealem geçmişi sorguluyor çaktırmadan, hani bugünlerde sıklıkla şu da olmuştu bu da bunu yapmıştı diye hatırlama anlarınız arttıysa üzülmeyin o da geçecek, çok şükür gezegenler hareket ediyor.) sorgulama motorlarımı tam gaz çalıştırırken, evdi, işte, aşktı meşkti derken sonunda NAPACAM LAN BEN BUNDAN SONRA" noktasına geldim.

geldiğim gün de, mal mal önümdeki kitaplara isteksizce bakarken, çünkü yılmıştım artık onların bana verdiklerini içimde sindirmeye çalışıp, çok az insanlar paylaşabilmekten, ve hatta son zamanda aklımdaki herşeyi yalnız kendimle paylaşmaktan, bir sitede bir şey okudum. irkilticiydi çünkü kendimi ifşa edilmiş ve çözülmüş hissettim. kadın bunca zamandır, kafamda döndürüp dışarı vuramadığım şeyleri açık açık yazmıştı. kova burcu böyledir, yükselen ikizler böyledir diye.
anam!

"

Kova'nın kaynağı dehası ve inatçılığıdır. Deha yeniyi öğretilmeyen yollarla düşünebilme yeteneğidir. Ve Kova bu yetenekle donatılmıştır. Farklı düşünür. Ana akım dışındaki düşünce alanları onu mıknatıs gibi çeker. En ölümcül düşmanı kabile içgüdüsüdür. Kova pederşahi hiyerarşilere karşı içgüdüsel bir güvensizlikle doğar.

Tek stratejisi taviz vermeden kişisel özgürlüğünü ve bireyliğini korumaktır. Kova kimse onunla aynı fikirde olmasa bile, seçimlerinin doğru olduğundan emindir. Kendisine doğru uzanmış suçlayıcı parmaklara inatçılığı ile karşı durur.

Aynı inatçılığı onun gölgesidir. Kendi hayatını biçimlendirmek konusunda direneceğine, geleneksel rolü izler. Ve mevcut özgürlük duygularını daha güvenli görünen arenalarda sergiler. Dahi yok olur. Diğer gölgesi olan sembolik isyan başlar. Bireyliğini ve olağandışı deneyimler yaşama hakkını savunacağına, bu enerjiyi anlamsız tuhaf davranışları savunarak harcar. Bireyliği gelişmeyince bu eksantrikliklerin arkasına gittikçe daha çok saklanır. Suni öz güvenine karşın, mesafeli, hatta belki soğuk gözlerin altında boşluk ve kayıp bir insan bulunur.

Öğrenmesi gereken; gerçek gereksinmelerini ve dünyadaki gerçek amacını belirlemek, kabul edilme arzusu ve sosyalleşme uğruna bireyliğinden taviz vermeden kendini ifade etmektir."



koyu yazılı yer, aha da benim şu anda içinde bulunduğum durum. yıllarımı diğerlerinden farklı olmadığımı onlara göstererek harcadım. zekiyim ulan! sizin gibi düşünmüyorum. ukala değilim şerefsizler. bilmeden konuşmuyorum!bir tane romanın olduğu bir evde, kimse dürtmediği hatta ne okuyorsun dediği halde bulduğu herşeyi nutella kavanozuna saldırır gibi okuyan birini, şimdi yığınla kitabı olduğu halde okumayan biri haline getirdiniz. içimde sürekli duran "aman ne işe yarayacak" yazısına bakar hale getirdiniz. yapabildiğim şeylere bile yapabiliyorum diyememeye başladım. sırf sizin saçma sözlerinizle uğraşmamak için. ama bugün bu sondu. bugün isyan ettim. 10 yıldır bir şeyler yapmalıyım diyerek sürekli duvarlara çarptığım halimden sıyrıldım. topla, tüfekle, ağır sanayi hamlesiyle gelseniz de bişi değişmez. artık ne olduğumu biliyorum ve bunu bana bir daha unutturamayacaksınız.

1 yorum:

spica dedi ki...

daha manalı şeyler yazmam gerekebilir şu anda ama içimden gelene dur demeyeceğim.

yürü be koçum!