Temmuz 27, 2009

sivri

*beyza ve spayka şöleni yaklaşık 1 hafta sonra izmite dönmeleriyle bitecek. izleyenlerine ve sıçma noktalarına üzülerek duyurulur. (sıçma noktası da blogun adıyla süper uydu.)

*yaptığım en akıllıca iş şezlongu alana kadar keman'a başlamaktı. kemana başlamadan önceki en akıllıca işimse 3 yıl gerizekalıca kanepede uyuduktan sonra kendime ortopedik yatak almaktı. insan her sabah "lan ne akıllıyım ya şunu aldım" diye uyanır mı? bre gerizekalı demezler mi adama, 3 yıl neden kanepede uyudun?

*şimdi ben fazla eşyayı sevmem. öyle incik boncuk bişiyim de yoktur. son yıllarda da iyice eşya azalttım. ama hala içimde önlemenez bi, kitaplık japon lambası ve yataktan başka herşeyi odamdan atma isteği var. buna mukabil, bazı ufak şeyleri de sevmiyor değilim.

işte sivrilik burada başlıyor.

a) şezlong almaya gittiğimde cama yapışan jelibon gibi bişiler aldım. odamın camına onlardan tek kollu bir kızla bir oğlan yaptım. teee karşı caddeden gözüküyorlar. nerden mi biliyorum? gidip baktım oradan gözüküyorlar mı diye. neden tek kollular? çünkü yapışkanlardan kol yapacak parça azdı, ya biri kolsuz olacaktı, ben de el ele tutuşan tek kollu yaptım onları. çok romantik oldu.

b) kemana akort aleti aldım. çünkü keman faranjit olmuş gibi cızırdıyordu. kendim akort edeyim desem içine tüküreceğimi biliyordum. şimdiki eğlencem akort aletine ses dinletip çalan sesin ne notasında olduğunu görmek. az önce ahizeyi kaldırıp telefon çevir sesi dinlettim. La notası çıktı. tüm dünyanın bildiği bu gerçeği bir kez daha bularak, amerikayı yeniden keşfetmeye ne kadar meraklı olduğumu kanıtladım.

c)üzerinize afiyet yeni telefon aldım, müzikli resimli cicoş bişi. şimdi bunun saatini de hergün 7.50de çalacak şekilde kurdum. şarkı olarak da helldorado'dan a drinking song'u seçtim. peki cumartesi pazar? aynen çalıyor ve ben de her seferinde sanki biri sabahın köründe beni aramış gibi panikle yataktan kalkıp telefonu bulup noluyor lan diyorum. salak mısın? evet.

and the another part of me:

geçen gün 3 arkadaş istanbulda oradan oraya giderken 2 kere taksiye bindik. diğer ikisi her bindiğimiz takside oyun oynadılar. birinde önde oturan (x diyecem bundan sonra) artistti, arkada benim yanımda oturanla (y diyecem bundan sonra) oyun-set-montaj muhabbeti yaptılar, şoför de dahil oldu. ikinci takside x doktordu, y de onla sizli bizli konuşan yardımcısı. ben her iki takside de muhabbete karışmadan olayı gerçekleyen yardımcı eleman oldum. oyunların hiç biri prova edilmemiş, önceden kararlaştırılmamıştı. yalnız 2. taksiden inince ben "bir sonraki takside banka müdiresi olabilir miyim?" dedim. diğer ikisi Taksimin ortasında gülme krizine girdi.

kontrol manyağı olduğum için doktor falan olamam ben. usturuplu atamam çünkü. banka müdiresi de aklıma nerden geldi bilmiyorum. ben oynasam oynasam yine kendim gibi bir memuru oynayabilirim. neyse, ben muhabbete minimum karışarak olayı gerçekleyen eleman olmaya devam edeyim.

3 yorum:

bg dedi ki...

"az önce ahizeyi kaldırıp telefon çevir sesi dinlettim."

ahahah. birimiz de akıllı olaydık ya..

beyza dedi ki...

la birimiz akıllı olsak bu blog niye kurulsun?

bg dedi ki...

artık bunu demekten sıkıldım ama hakkaten "senin ben ağzına sıçayım".